Kahve

on 28 Ağu 2012

İnsan kokan trenlerden sen kokan şehirlere indiğimde benim suskunluğuma inat çıldıran martılar,
oyunbozan martılar!

Kahvenin bir ton koyusu yine kahve,daha kahve.
Kahveden bir ten kokusu yine.

Nerede olduğunu hiç merak etmiyorum.

Burada olmadığın sürece ne anlamı var ?

Burada olmadığın sürede ne anılarım var,hangisinden başlasam?

Mesela uzun otobüs yolculuklarından sıkıldığımda şehir içinde koşturduğum hayali beyaz köpek öldü geçenlerde.

İyi bilirdim.

Pek bi gelişme de yok.
Herşey iyi gitti bir süre, sende gittin.

Bazen durup düşünüyorum, yani hep düşünüyorum ama bazen duruyorum çünkü durmam lazım bazen hareketsiz kalmam gerektiğini anlıyorum ve sonra bu hareketsizliğin edebi olması gerekliliği çarpıyor gözüme...çok korkuyorum.

Seni bir daha hiç göremeyeceğim belki.
Ama bu umudu yitirmek çok yazık olurdu.

Akıllara ziyan bir kargaşa var şehirde,bazen herkesin aynı anda delirdiğini düşünüyorum,
Hayır ben değil , ne diyeceğini tahmin edebiliyorum.
Ben sadece aptalım, deliliğe ulaşmak için bir kaç savaş daha kaybedip beyinsizlik mertebesinde ilerleme kaybetmem lazım.
Yani diyeceğim o ki bütün şehir deliriyor bazen,
hani şunu bi düşünmeni isterim bir kaç saniyeliğine salt bunu düşün.
Bir şehirin tümüyle delirdiğini.
Çok ilginç olmazmıydı,kimse seni yadırgamazdı mesela, yada sana sel olan beni.

Bu akıntı çok kuvvetli.
Hep boğuluyorum
Sonsuz diriliş kısırlığında
Sürekli boğuluyorum.

0 Düşünce:

Yorum Gönder